23 Mayıs 2010 Pazar

Paris'te Gezilecek Yerler

Herkes biliyor elbette ama ben yinede bol fotoğraflı bir yazıyla paylaşmak istedim. Önümüzdeki günlerde gideceklere tavsiyeler.Şimdiden iyi tatiller.

Ayrıca bu Paris ile ilgili son yazım olacak. Bundan sonra aklıma geldikçe aralarda detayları paylaşırım. Çok fazla sıkmak istemiyorum açıkçası. Çünkü paylaşacak çok şey var.



Tabiki Eiffel Kulesi. Ve kulenin en güzel görüldüğü yer ise Trocadero Meydanı.


CHAMPS ELYSEES

LOUVRE MÜZESİ


SEX AND THE CITY MR. BIG İLE CARRRIE DESEM ANLARMISINIZ. AŞIKLAR KÖPRÜSÜ


NOTRE DAME KİLİSESİ



ÖZGÜRLÜK ANITININ KARDEŞİ


MONTMARTE RESSAMLAR TEPESİ ( SACRE ECOUR )


ORSAY MÜZESİ


LÜKSEMBURG BAHÇELERİ

20 Mayıs 2010 Perşembe

Paris'te Alış*Veriş



Paris'e alışveriş umuduyla giderseniz hüsrana uğrarsınız eğer cebinizde 2000-3000€ civarı bir rakamla gitmediyseniz. Çünkü inanılmaz pahalı bir yer. Heryerde karşınıza elbette H&M , Zara, Mango gibi zincirler çıkıyor elbet ama H&M'de ucuz fakat hiçbir özelliği olmayan etiketlerinde Made in Turkey ibaresi bulunan bir marka nihayetinde. Ülkemizde pazarlarda satılıyor.

Bu yüzden window-shopping yapıp gözününü gönlünüzü açabilirsiniz. Çünkü pahalı ama çok zevkli şeyler var. St.Germain, BD. Haussmann ve Champ Elysee gezmek için ideal. BD. Haussmann'da mutlaka Printemps ve Galeries Lafayette'ye uğrayın. Champ Elysee'de ise Louis Vuitton mağazasını gezmeden gelmeyin. tabi ki içeriye girmek için oluşan kuyrukta beklemekten sıkılmazsanız.

Bence ne varsa bizim ülkemizde var. Yurtdışına alışveriş için gitmek artık eskilerde kalmış. Tek avantajı 175€ üzeri alışverişlerinizde alacağınız TAX FREE. o kadar!

Ben ne mi aldım? Cevabı önümüzdeki günlerde :)

19 Mayıs 2010 Çarşamba

Paris'te nerede yenir??

Paris'te yemek olayı biraz problem. Çünkü orta sınıf için düşünülmüş alternatifler yok ya da çok az. Ya lüks restoranlar var ya da Mc Donalds , KFC gibi zincirler var. Ve o zincirlerde de servis kalitesi inanılmaz düşük. O yüzden Paris'te yemek konusunda "atıştıracaksınız açlığınızı yatıştıracaksınız" hemen hemen her yerde olan krepçilerden krep yiyebilir ya da baget sandwichler alabilirsiniz.

Yine cafeleriyle meşhur Paris'te bir yerde oturup kahve içmenin bedeli de nerdeyse yemek yemeğe eş değer. Bir kere geldim yerim de içerim de derseniz size her yol Paris :)

İşte size bir kaç ünlü adres;



Paris'e gidilir de macaron yemeden gelinir mi? Tabiki hayır. Macaron ve pastalarıyla ünlü La Duree'deki kuyrukta sabırla bekleyip macaronlarından tadabilirseniz şanslısınız. Her daim kuyruk mevcut. Bizde zevkimize göre karışık bir paket yaptırdık. En sevdiklerimiz vanilyalı, çikolatalı, kahveli ve fıstıklı oldu. Tanesi yaklaşık 1,5€



Deniz ürünleri sevenler için ideal bir adres Leon de Bruxells. Özellikle rokfor soslu midyesi çok popüler. Biz eşimle midye sevmediğimiz için deneyemedik ama sevenler mutlaka uğrasın. Midyeler geniş tencerelerde geliyor va yanında french fries'la birlikte servis ediliyor. Fiyatları da gayet makul. Atıştırmalık olarak ideal.



Paris'in birçok yerinde Hippopotamus ismindeki bu yerel yemek zinciri mevcut. Menüsü tamamen et ve tavuktan oluşuyor. Kişi başı 15 € gibi bir rakama çok güzel doyuyorsunuz. Biftekleri ve tavuk şişi özellikle çok lezzetli. Damak tadı olarak bize çok yakın.Ayrıca etinizin pişme derecesini kendiniz belirleyebiliyorsunuz.

18 Mayıs 2010 Salı

Home Sweet Home



Sabırsızlıkla beklediğim hep hayalini kurduğum Paris seyahatimizden döndük. 4 günlük kısacık tatilimize elbetteki çok şey sığdırdık. Paylaşacak ve anlatacak çok şey var. Kimi gördüğüne sevinmiyor amaaann bu muymuş diyor Paris için ama bence imkanı olan herkes bir kerecik de olsa görüp o şehri yaşamalı. Gerisi hikaye.

Biz eşimle çok sevdik, çok eğlendik bir o kadarda Paris'i karış karış gezmekten yorulduk. Şimdi bana bir kaç gün müsade biraz dinleneyim ayrıntılı Paris yazılarıyla dönücem. Bu hafta bu blogda Paris haftası.Uyarmadı demeyin. Başka yazı beklemeyin :)))))

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Gidiyorum * Gelicem

Hazırlıklar tamam. Umarız sağlıkla gider geliriz. Yediğimiz içtiğimiz bizim gezip gördiklerimizde sizin olmak üzere hoş hatıralarla dönmeyi planlıyoruz.

Coming soon :)
Nuray

7 Mayıs 2010 Cuma

Ebru Şallı ve Hamilelik



İlk bebeğine hamileyken karnı bundan daha fazla şişmemişti. Sanırım ikincisinde daha da az şişecek. Çünkü hala hamile olduğuna dair en ufak bir şişlik yok. Her sabah hala pilates yapmaya devam ediyor.

Peki bu kadarı da fazla değil mi yani? Onu izleyen anne adayları özenip pilates yaparlarsa??? Yine de bence bravo.

6 Mayıs 2010 Perşembe

Reklamlar Hakkında

Bir süredir reklam yayınlamam konusunda bilgi mailleri alıyorum. Özür dileyerek belirtmek istiyorum ki reklam alma konusunda tavrım oldukça net. Burasını ticari bir alana dönüştürmek istemiyorum. İşin içine ticari kaygılar girdiğinde blog farklı bir havaya dönüşüyor. Reklam alan arkadaşlarımı eleştirmiyorum kararlarına saygı duyuyorum. Ama bende birçok blog yazarı gibi reklam almak istemiyorum.

2005 yılında ilk blogumu oluşturduğumda da niyetim şimdi olduğu gibi insanların günlük koşturmaca içinde keyifle okuyabileceği bir alan oluşturmak idi. Bu sebeple zamanım, gönlüm elverdiği sürece bu alan bu şekilde kişisel kalmaya keyif vermeye devam edecek. Tavsiye ettiğim ya da burada yer verdiğim ürünlerde tamamen benim kişisel deneyimlerimdir.


İlgilenenlere ve 3. şahıslara duyurulur.

*BabyBloom Mama Sandalyesi*



Dönem dönem bebek eşyalarına olan ilgim kabarıyor. Hormonlarım sağolsun. Bende ilgimi çeken ve beni cezbeden ürünleri sizinle paylaşmak istiyorum. Olur ya bir ürünü nette araştırırken yolunuz tesadüfen buraya düşerse tavsiyeme uyun ve ürünleri gönül rahatlığıyla alın diye :))

Son gözdem BabyBloom mama sandalyesi. Bir arkadaşım bebeği için yurtdışından aldı. Ve nasıl şık nasıl kullanışlı anlatamam. Biraz pahalı ama tek bir ürünü uzunca bir süre kullanacağınızı düşünürsek verilen paraya değiyor. Tr'de de satışı yapılıyormuş sanırım.Ben TreeHouse'un sitesinde gördüm. Detalı bilgiyi onlardan alabilirsiniz sanırım.


Şimdiden keyifli alışverişler...

Chanel *505* Oje



Kimi zaman çok yoğunum kimi zaman çok yorgun. İkisinin ortasını bir türlü bulupta bilgisayarın karşısına geçip bir iki satır yazamıyorum. Sırf yazmış olmak içinde alelade yazılarla geçiştirmekte istemiyorum.

Dün gece hıdırellezdi. Dilekler tutuldu, istekler yazıldı hatta çizildi :) İnşaallah herkesin gönlünden geçenler olur. Ama herşeyden önemlisi herkesin sahip olduğu şu *EGO* yerini birazda olsa manevi hissiyatlara bırakır. Birçok yerde (nette ve TV'de ) *BEN* yaptım *BEN* buldum, ilk *BEN* yazdım gibi cümleler can sıkmaktan öte gitgide ucuz muhabbetlere bırakıyor. Kimse kimseyi çekemiyor. Milyonlarca insanın yaşadığı şu dünyada belli şeylerin yanlızca belirli insanlara ait olması pek muhtemel görünmüyor. Bu dünya bu hayat hepimizin. Aşktan da, paradan da, sağlıktan da, başarıdan da , güzellikten de hepimiz nasibimizi alacağız.Alıyoruz da.Kimsenin bir şüphesi olmasın.

Cuma günleri TRT1'de Günbegün Programında Cemalnur Sargut meğer ne güzel anlatıyor kendi deyimiyle insan-ı kamili. Dinlenicek çok güzel sözler, alınacak çok güzel dersler var o sözlerde. Vakit bulduğunuzda kulak kabartın derim.

Konuyla alakasız resme gelince. Paris için hareket vakti yaklaşıyor.Kısmetse önümüzdeki perşembe günü gidiyoruz. Ebru Şallı'da görüpte beğendiğim ojeyi alınacaklar listesinin en tepesine yazıverdim.